
Yıllar önce, bu gün.; eylülün tam ortasında, son baharın kalbinde,
zerafetin güneşi doğmuş dünya üzerine. Öyle bir güzellik açmış ki dünyaya gözlerini, parıltısı güneşi kıskandırmış gülümseyişi kameri.
öylesine güzelmiş ki o sene ağaçlar son bahardan değil ona olan kıskançlığından dökmüşler yapraklarını. Güneş aslında ne kadar sönük ol...duğu anlaşılmasın diye bulutlarla sarmış kendini, yağmurlar da onun sayesinde yağmış..
öylesine güzelmiş ki bu peri kızı o güne dek güzelliğe dair söylenmiş en güzel sözleri toplasan, en mahir söz ustalarını toplasan bir gülümseyişi karşısında aciz kalırmış hepsi ...
insanı şair edecek, şairi şairliğinden utandıracak denli güzelmiş...
tüm iltifatları hakedecek kadar güzelmiş lakin hiç bir övgü onu anlatamamış, hiç bir cümle...
derken bir gün bu güzeller güzeli kendinden çok uzakta kendinden çok farklı birinin hayatına girivermiş birden.
Tüm cümlelerini karanlığın kalbinden çıkaran, tüm aynalara küskün,daimi bir gecenin daimi bir son baharın ortasına sıkışmış birinin hayatına...
bahar rüzgarı gibi esmiş o kişinin hayatnda yaz güneşi gibi aydınlatmış o bitmeyen geceyi. tek başına bütün bir hayata ışık olmuş. silmiş tüm hüzün gölgelerini...
arkadaş koymuş önce o şanslı kişi güzeller güzelinin adını sonra dost olmuş peri kızı, yetinmemiş sevgi olmuş ve bir gün gelmiş tüm isimlerin ötesine geçmiş mutluluk olmuş aşk olmuş...
pişman olmuş çocuk. onsuz geçen her gün için onu sevmeden geçen her dakika için pişman olmuş defalarca. en iyi yaptığı şeyi yapmış. yüzlerce cümle sermiş o efsunkar güzelin ayaklarına...
işte tam bu gün eylülün tam ortasında sonbaharın kalbinde doğmuş o eşi olmayan güzellik.
iyi ki doğmuş
iyi ki tüm mertebeleri geçip AŞK olmuş...
Zilal-i Melâl
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder