
Paul Ruskin, öğrencilerine
yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken onlara şu olayı okur:
...
“Hasta ne konuşuyor, ne de
söylenenleri anlıyor. Bazen saatlerce
anlaşılmaz şeyler geveliyor. Zaman, yer ya da kişi
kavramı yok. Yalnız,
nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki
veriyor. Son altı
aydır onun yanındayım, ne görünüşü için bir caba sarf ediyor ne de bakim
yapılırken yardımcı oluyor. Onu hep başkaları
besliyor, yıkıyor ve
giydiriyor. Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde
verilmesi gerekiyor.
Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde.
Yürüyemiyor. Uykusu
sürekli düzensiz. Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla
herkesi uyandırıyor.
Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir
sebep yokken
sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar da
feryat figan
bağırıyor.”
Bu olayı okuduktan sonra, Ruskin
öğrencilerine böyle birinin bakımını üstlenmek isteyip istemediklerini sorar.
Öğrenciler bunu
yapamayacaklarını söylerler. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını
ve onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırırlar. Daha sonra Ruskin hastanın fotoğrafını
dolaştırmaya baslar. Fotoğraftaki doktorun altı aylık kızıdır. Dr. Ruskin,
Amerikan Tıp Birliği Dergisindeki makalesinde, (günümüzde çok yaşandığı gibi )
gülünç bir yanlış anlamanın insana nasıl
tamamen farklı bir perspektif kazandıracağını anlatmaktadır. Belki de hayatta
yaşadığımız birçok şey bize önyargılarımız ve bakış acılarımız tarafından
dayanılmaz ve zor görünebilir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder