28 Mayıs 2010 Cuma
Yunus Emre'den güzel sözler...

Çün içeri giresin dost yüzünü göresin
Ene’l Hak Şerbeti’ni dost elinden içesin
Günümüz Türkçesi: İçeri girince dost yüzünü görürsün, Ene’l Hak şerbetini dost elinden içersin.
Yunus’a Göre: Manevi yolculuğunu tamamlayan bir kişinin artık yakîn derecelerinden Hakk’al Yakîn mertebesine ulaşabileceğini ifade etmektedir.
Ene’l Hak: Hakkın içinde; onun yürüyen ayağı,konuşan dili,gören gözü olabilmek.
Tasavvuf da 7 Cehennem...

Yedi sembolü (nefis mertebesi) aşmak için kullanılır. Aşkın bir şehri vardır. O şehir surlarla çevrilidir. Sur’un her yakasında bir kapı vardır. “Şeriat, Tarikat, Hakikat, Marifet”. Hak şehri “Hakikat”tir. Yedi kapısı vardır. Buradan girip, Hakkın katına ulaşabilirsin, onun yüz türlü kudretinin tecellilerini görebilirsin.
-Hak şehrinin ilk kapısında, bir kişi durur ,sana gel teslim ol, mürit ol der. O şehre ulaşmanın ilk şartı Nefs-i Emmare’den kurtulmaktır. Nefsin istediği bütün kötü duygular Nefs-i Emmare’dir. Bunlardan kurtulmak gerekir. İnsandaki “Hayvaniyet” yönüdür. Bunlar yapıldığı zaman kısmen de olsa bir sükunet gelecektir.
-Hak şehrinin ikinci kapısında, iki aslan vardır. Bunlar bir çok kişiyi korkutmuşlar. Sen kesinlikle korkmamalı üzerine gitmeli ve onlarla mücadele etmelisin. İki aslan “Kibir ve Gazab’tır”. Bilen bir kişiyi bekleyen en önemli tehlikelerden birisi budur. Bilmek, önemlidir. Ama bildiğiyle amel etmek çok daha önemlidir. Gazab’ta kibir gibi masiva’dan bir haslettir. İnananların önünde önemli bir engeldir.
-Hak şehrinin üçüncü kapısında üç evren vardır. Sana yaptıkları hamleden dolayı sakın geri dönme. Üç kapı derken, nefs-i emmare’nin üç büyük duygusundan bahsediyor.
1-) Dünya Sevgisi: Güzelliklere ulaşmanın, en büyük engellerinden birisi dünya etrafındaki cazibelerdir.
2-) Haset: Bir kişinin Kemal’e ulaşmasındaki en büyük engellerden birisidir. Kalbinde haset olan bir kişi bütün rahmani duyguları kaybeder.
3-) Riya: Olduğu gibi değil de farklı görünme çabasıdır. Tasavvufi anlamda yaşadım, gördüm duygusunu ön plana çıkarmasıdır. Kalbi öldürür.
-Hak şehrinin dördüncü kapısında dört rehber vardır. Bu söz sana rumûze, bu rumûzları anlamak için delillerini bilmek gerekir.
-Dört rehber dediği, dört Pîr’dir: Bu Pîr’ler tasavvuf ekollerine göre değişiklikler gösterirler. Ancak, tüm ekoller büyük akımların kurucularını Pîr olarak kabul ederler.
Dört Sayısı’nın tasavvufi önemi:
-Kişinin dört yönünden kaynaklanır.
-Tasavvuf’ta dört kapıyı temsil eder.
-Dört halife’yi temsil eder.
-Dört mezhep temsil edilmiştir.
Hz. İbrahim kıssasındaki dört kuştan bahsetmektedir.
-Bunlar; tavus kuşu, karga, horoz, güvercin. Bunların her biri nefs-i emmare’nin bir özelliğini temsil eder.
-Tavus kuşu: Gösteriş.
-Karga: Dedikodu.
-Horoz: Şehvet.
-Güvercin: Hevā hevesi (kararsız).
Gibi; Tasavvufi hasletlere karşılık gelmektedir.
-Bu duyguları terk etmek gerekir ve helal daire içine girmesi gerekir kişinin.
-Hak şehrinin yedinci kapısında yediler oturur. Sana; kurtuldun gir dostu görebilirsin derler.
-Seyr-ü Sülûk’unu (Dünya hayatı) tamamlamış olan bir hak erinin son noktada yaşayabileceklerini anlatmaktadır. Girilen “Manevi yolculuk” tamamlandıktan sonra artık “Kemal mertebesi” ne ulaşılmıştır. Ve salîk, vasıl olmuştur.
- Bu yolculuk nasıl yapılır.
1. Çile (hizmet, bir rehber kontrolüdür.)
2. Evrād (belli kaideleri olan zikir)
3. İbadet (namaz, tesbihat…)
Kırklarla halvete girdik
Yedilerle sohbet ettik
Üçlerle birliğe yettik
Biz Şabāni bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz
Tassavufi Aşk mertebesine ulaşmak için…

3 yol vardır. İlmel yakîn,Aynel yakîn,Hakkāl yakîn’dir.
İlmel yakîn: Bu mertebe Allah’ı bilmek için ilk mertebedir.ilk denizdir.Bütün ilim ve alim erbabı kişilerin gösterdikleri yolda ona iman edip, o yolda ilerlemektir.
Aynel yakîn: Allah’ı görüyor gibi iman etmektir.
Hakkāl yakîn: Allah’ta erimek,varlığı kaybetmektir.
Şah İsmail

Hatayî mahlasıyla yazmış olan dini-tasavvufi şairlerdendir. Alevi-Bektaşi geleneğinin İran bölgesi şairidir. Anadolu’da özellikle İç Anadolu’da ilahileri bilinen bir şairdir.
Şah İsmail “Alevi-Bektaşi” geleneğinin “Şiî” İran kolunu temsil eder. Pir Sultan Abdal ile aynı ekoldendir. Aynı zamanda devlet adamı da olan Şah İsmail şiirlerini “Şiî” ekolünü yaymakta kullanmıştır. Mahlası “Şāh Hatayi” şeklindedir. Özellikle “Şathiye ve Şiî” geleneğini şiir tarzına çok iyi işlemiştir. Kimi zaman Sünni geleneği etkilemiştir.
Eşrefoğlu Rûmi

Hacı Bayram-ı Veli’nin şiir geleneğinden etkilenmiştir. Eşrefoğlu; Aldulkadir-i Geylani’nin fikirlerini Anadolu ve Balkanlara yayan önemli bir mutasavvıftır. İznik’te yaşamış olan Eşrefoğlu Rûmi, Kadiriliğin Anadolu’daki en önemli temsilcisidir. “Dîvan ve Mûzzekü’n nüfus” adlı eseriyle bilinir. Eşrefoğlu; “Bayramilik ve Kadirilik” sentezi kurarak yeni bir oluşum başlatmıştır.
Hacı Bayram-ı Veli

2.Murat döneminde yaşamıştır. “Bayrami” ekolünün kurucusudur. Hacı Bayram-ı Veli Melami geleneğini Anadolu’ya yayan ilk tasavvufi kişiliğidir. Birçok fikir adamını etkilemiştir. Akşemseddin,Eşrefoğlurûmi gibi mutasavvıflara örnek olmuştur. 2.Murat Hacı Bayram-ı Veli hakkında yapılan dedikoduları dikkate almış ve onu bir gizlice imtihana tabi tutmuş. Hacı Bayram’ın büyük bir âlim olduğuna kanaat getiren sultan 2.Murat bu durum hakkında fetva vermiştir. Ankara başta olamk üzere Anadolu’nun İslamlaşmasında önemli rol oynamıştır.
Hacı Bektaşi Veli

Bektaşi ekolünün Pir’idir. Menkıbelerinden edinilen bilgilerle tanınır. Döneminin önemli kişilerindendir. Bugünkü fikir dünyası ölümünden sonra öğretilmiştir. Kırşehir ve Anadolu civarında İslamlaşmayı sağlayan önemli bir şahsiyettir. Hiçbir şahsiyet Anadolu’da H.Bektaşi kadar farlı yorumlanmamıştır. Sünni bir ekoldür. Hocası Lokman-ı Parende denilen bir şahsiyettir. “Heteredox” olduğu söylenir ama böyle olmadığı eserlerinde görülür. “Makalat, Fatiha Tefsiri, Besmele Tefsiri” gibi eserleri bulunmaktadır. Klasik bir İslam âlimidir. İslam dini’nin bütün kuralarını kabul eder. ”Fevaid ve Makalat-ı Gaybi’ye” gibi eserleri de vardır.
Hoca Ahmet Yesevi

Türk Edebiyatı ilk mutasavvıfıdır. Orta Asya’da neşet etmiştir.En önemli rolü ilk mutasavvıf olmasıdır. Kırgızistan (çimkent) kasabasında doğmuştur. 12. y.y. yaşamıştır. Ölümünün 1140-1141 olduğu bilinmektedir. ”Yesevi” denilen tasavvuf ekolünü kurmuştur. Bu ekol Sünni bir ekoldür. Anadolu’daki bütün Sünni ekolleri etkilemiştir. Varisi “Yusuf El-Hemadani”dir. Yesevi’yi tüm dünya’ya tanıtmıştır. Alperenleri Anadolu’ya göndermiştir ve İslamlaşmasında çok önemli yere sahiptir. “teorisyen” olarak bilinir. Yesevi ; “YunusEmre, Mevlana, Hacı Bektaşi Veli” etkileyen bir mutasavvıftır. “Divan-ı Hikmet” isimli bir eseri bulunur. Türk Edebiyatı ilk Tasavvuf Edebi Eseri’dir. Bu eseri toplumun ihyası için yazmıştır. En önemli özelliği toplumun değişmesini sağlamıştır. “Fakrname” adlı eseri olduğu söylenir. Ama bu eserin sonradan divana eklendiği söylenir kimi çevirmenler tarafından.
24 Mayıs 2010 Pazartesi
Bekleyen

Sen, kaçan bir ürkek ceylânsın dağda,
Ben, peşine düşmüş bir canavarım!
İstersen dünyayı çağır imdada;
Sen varsın dünyada, bir de ben varım!
Seni korkutacak geçtiğin yollar,
Arkandan gelecek hep ayak sesim.
Sarıp vücudunu belirsiz kollar,
Enseni yakacak ateş nefesim.
Kimsesiz odanda kış geceleri,
İçin ürperdiği demler beni an!
De ki: Odur sarsan pencereleri,
De ki: Rüzgâr değil, odur haykıran!
Göğsümden havaya kattığım zehir,
Solduracak bir gül gibi ömrünü.
Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir,
Bana kalacaksın yine son günü.
Ölürsün... Kapanır yollar geriye;
Ben mezarla sırdaş olur, beklerim.
Varılmaz hayale işaret diye
Toprağında bir taş olur, beklerim...
Necip Fazıl Kısakürek
23 Mayıs 2010 Pazar
Âtiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak...

Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak...
Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.
İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:
Ey dipdiri meyyit, "İki el bir baş içindir."
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı elinden atarak ye'se yapıştın!
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan.
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?
Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me'yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar
Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez...
En korkulu câni gibi ye'sin yüzü gülmez!
Mâdâm ki alçaklığı bir, ye's ile sirkin;
Mâdâm ki ondan daha mel'un daha çirkin
Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,
Nevmid olarak rahmet-i mev'ûd-u Hudâ'dan,
Hüsrâna rıza verme... Çalış... Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!
Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...
Sesler de: "Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş!"
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da yapışsam demiyor bir tarafından!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
'İş bitti... Sebâtın sonu yoktur!' deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma.
14.03.1913
Mehmet Akif Ersoy
21 Mayıs 2010 Cuma
Yunus Emre'den güzel sözler...

Türlü türlü cefanın
Adını aşk koymuşlar.
* * *
Aşk aşıkı şir eder,
Aslanı zencir eder,
Katı taşı mum eder.
* * *
Dervişlik baştadır, tacda değildir,
Kızdırmak addadır, saçta değildir.
* * *
İlim, kendini bilmektir.
* * *
Dağlar nice yüksek ise,yol anın üstünden geçer.
* * *
Dünyada dertsiz baş olmaz.
Derd'olanın ahı dinmez.
* * *
Cümleler doğrudur sen doğru isen,
Doğruluk bulunmaz sen eğri isen.
* * *
Bu dünyaya gelen gider.
Yürü fani dünya, sana gelende gülmüş var mıdır?
* * *
Eğer bir müminin kalbin kırarsan
Hak'ka eylediğin secde değildir.
* * *
Aklı olan korkmak gerek
Nefs elinden, hırs elinden.
Nefstir seni yolda koyan,
Yolda kalır nefse uyan.
* * *
Sabır saadeti ebedi kalır
Sabır kimde ise o nasib alır.
* * *
Eğer hor eğer hürmet
Kişiye sözden gelir.
Zehr ile pişen aşı
Yemeğe kim gelir.
* * *
Beni bende demen bende değilem,
Bir ben vardır bende benden içeri.
* * *
Sevelim, sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)